J.D. Salinger- Çavdar Tarlasında Çocuklar



J.D. Salinger- Çavdar Tarlasında Çocuklar
Çoşkun Yerli çevirisi, 60. Baskı, Yapı Kredi Yayınları, 198 sayfa


   Gönülçelen ya da Çavdar Tarlasında Çocuklar modern zamanların başyapıtı olarak değerlendirilmektedir. Kitap birkaç kez sansürlenerek ve adı değişerek yayımlanmıştır. "Çavdar Tarlasında Çocuklar" deyince akla direk geçimini tarımla sağlayan Amerika'nın dağlarında yaşayan yoksul aile çocuklarını anlatan bir roman geliyor. Bilakis ben kitabı elime aldığımda öyle zannetmiştim. Üstelik aldığım kitabın bir arka kapak yazısı da yoktu. Yani tamamen bilinmezlikle başladım kitaba.
   Kahramanımız Holden Caulfield. Küçük bir çocuk olmasına rağmen oldukça büyük diyebileceğimiz davranışları var. Sanırım kitap birazda bu durumu protesto etmek için yazılmış. Holden'ın okuldaki başarısızlığı nedeniyle kovulması, anne ve babasına bu durumu açıklayamadığından dolayı eve gidemeyip sokaklarda kalıyor. Kitap işte Holden'ın bu zorlu yolculuğunu anlatıyor.
   Aslında kahramanımızın yetişkin dünyaya karşı ergenlik çağında kafa tutması, ayrıca on dört yaşında büyümek zorunda kalması günümüz gençliğiyle ortak noktalar taşımakta.
   Bana kalırsa Holden'ın bir masumiyet arayışı vardı romanda. Okul yurdundan dışarıya adımını attığı an kirli ve zorlu dünya kucaklamıştı onu. O ise benliğini ve sahip olduklarını korumak istiyordu. Ve bunun için savaşıyordu.
   Belki de ergenliğin en zor yanı birini sevmekti. Kitap bu noktaya da değiniyor. Holden, okulun en pis çocuğu Stradlater'ın takıldığı kızı, Jane'i seviyordu. Burada şuna dikkat çekmek isterim ki kitaptaki bütün erkek karakterler kızları birlikte olabilecekleri biri olarak görmekte. Ancak Holden bunu daha önce hiç deneyimlemediğinden ötürü bir kusur olarak görmekte, yine de kendi düşüncelerine ters olduğunu vurgulamaktadır. Jane'e gelirsek, ona olan sevgisi saf bir sevgi olarak başlıyor. Onunla geçirdiği zamanları özlemle anıyor. Lakin ne Jane' ne de bir başkasına söyleyebiliyor. Okurken hep bir umut Jane'e söylemesini bekledim ancak böyle bir şey gerçekleşmedi :) Kitapta dikkatimi çeken şey sürekli olarak 'Tanrı aşkına' sözcüğünün tekrarlanmasıydı. Bir cümlede neredeyse üç dört kez 'Tanrı Aşkına!' deniliyordu. Bu bir süre sonra dikkat çekici olduğundan rahatsız etmeye başlamıştı beni.
   Ayrıca kitabın ismiyle olay örgüsünü bir türlü bağdaştıramadım derken sonlara doğru bu durum açığa kavuştu. Robert Burs'un Rastlarsa birine biri çavdarlar arasında şiiriyle ortaya çıkıyor. Beni en çok etkileyen şu cümleler oldu:

"...Hep, büyük bir çavdar tarlasında oyun oynayan çocuklar getiriyorum gözümün önüne. Binlerce çocuk, başka kimse yok ortalıkta- yetişkin hiç kimse, yani- benden başka. Ve çılgın bir uçurumun kenarında durmuşum. Ne yapıyorum, uçuruma yaklaşan herkesi yakalıyorum; nereye gittiklerine hiç bakmadan koşarlarken, ben bir yerlerden çıkıyor, onları yakalıyorum. Bütün gün yalnızca bu işi yapıyorum. Ben, çavdar tarlasındaçocukları yakalayan biri olmak isterdim. Çılgın bir şey bu, biliyorum ama ben yalnızca böyle biri olmak isterdim. Biliyorum, bu çılgın bir şey"
   Kısaca söylemek gerekirse bu kitabı mutlaka okumalı, Holden Caulfield'ın küçük yaşında dünyaya karşı duruşunu görmelisiniz.

Alıntılar: 

  • Bir insan öldü diye onu sevmekten vazgeçmek zorunda mısın, Tanrı aşıkına: özellikle de hayatta olanlardan bin kez daha iyi kalpli bir insansa?
  • Tüm düzen, hayatlarının şu ya da bu döneminde çevrelerinin onlara veremediği şeyleri arayan insanlar için kurulmuştur. Veya çevrelerinin onlara sağlayamadığını sandıkları şeyleri arayan insanlar için.

                                                                                           Keyifli okumalar...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

William Shakespeare- Romeo ve Juliet

Franz Kafka- Dönüsüm